Adeta bir salgın haline gelen obezite gerçekten de bir salgın mı? Genetik faktörler mi daha etkili yoksa çevresel faktörler mi? Obezitede mucize bir çözüm var mı? Popüler diyetler ne kadar sağlıklı?

Obezite Nedir?

Obezite, vücutta sağlığı bozacak ölçüde aşırı yağ birikmesidir. Beden kütle indeksi [ ağırlık (kg) / Boyun(m) karesi ]  değeri ile ideal kilo hesaplanabilir ancak bu değer tek başına yeterli değildir. Yağ oranının kadınlarda %33, erkeklerde %25’in üzerinde olması obezite için belirleyicidir. Ayrıca bel çevresinin kadınlarda 88 cm, erkeklerde 94 cm değerlerinin üzerinde olması da bir diğer belirleyici faktördür. Ancak bu değerlerin hiç biri tek başına baz alınmaz. Bunun yanında biyokimyasal testler de incelenmelidir. Örneğin; beden kitle indeksi 30’un üzerinde olan bir erkeğin yağ oranı %15 olabilir, bu onun obez olduğunu göstermez. Aksine beden kitle indeksi 25 olan bir kadının yağ oranı %33’ün üzerinde olduğunda obez sınıfına girmiş olur. Dünya Sağlık Örgütü’nün obezite verilerine göre toplumlardaki obez insan sayısı her geçen gün artmaktadır ve bu durum dünyanın en önemli sorunu haline gelmektedir.

Obezite Tedavisi Nasıl Olmalı?

Obezitenin tedavisinden önce oluşum aşamalarını iyi değerlendirmemiz gerekiyor. Genetik faktörlerin önemi büyük ancak bunu fark edip önlem alındığı takdirde önlenebilir. Önce bu bilincin oluşturulması gerekiyor. Bununla beraber ailede hiç obezite geçmişinin olmamasına rağmen çevresel faktörlerin etkisiyle obezite görülebilir.  Bu nedenle hasta öyküsü ile aile öyküsünün birlikte değerlendirilmesi önemlidir.

Tedavi seçeneklerinin en başında obeziteye neden olan faktörlerin ortadan kaldırılması geliyor. bu faktörler fizyolojik ya da psikolojik olabilirler. Bu aşamada en önemli soru: “Yaşamındaki dönüm noktası ne?” . Yani ağırlık artışını ne zaman başladı ve bunun nedenleri ne?

Bu aşamadan sonra problemler belirlenip değiştirilebilir faktörlerin değiştirilmesi sağlanıyor. Tamamen bir ekip işi olan obezite tedavisinde, doktor bireyi muayene eder ve ilaç yazılması gerekiyorsa yazar ve hastayı kendi çerçevesinde takip eder. Diyetisyen kişiye uygun sağlıklı beslenme programı oluşturur, enerji ve besin öğesi dengesinin sağlar. Fizyoterapist ya da spor eğitmeni yapması gereken fiziksel aktiviteyi, kendine en uygun olacak şekilde belirler. Psikolog ise obeziteye neden olan ya da obezitenin yol açtığı sorunları çözmesinde destek olur.

İnsanların, bir doktora, psikoloğa ya da diyetisyene görünmeden, medyadan kolayca ulaştığı, doğruluğu tartışılacak bilgilerin peşinden gitmesi çoğu zaman zarardan başka bir şey getirmemektedir. Çünkü parmak izlerimiz birbirinden nasıl farklıysa, vücudumuz, vücudumuzun verdiği tepkiler, gösterdiği dirençler, hormon seviyelerimiz, duygularımız… Bütün olarak baktığımızda birbirlerinden tamamen farklıdırlar. En basit şekilde düşünürsek damak tatlarımız bile birbirinden farklı. Sizin en sevdiğiniz yemeği bir başka insan görmek bile istemez.

Obezite Bulaşıcı Mı?

Amerika’da yapılan bir araştırma obezitenin bulaşıcı olabilme ihtimalini gözler önüne serdi. Solunum ve göz enfeksiyonlarına neden olan Adenovirus-36, hayvanlarda yapılan bir çalışmada aynı zamanda onların kilo alımına da neden olduğunu gösterdi. İnsanlarda yapılan bir çalışmada ise yağ oranı yüksek olan insanların, zayıflara göre üç kat daha fazla Adenovirus-36 enfeksiyonuna maruz kaldığını gösterdi. Bu çalışmaya göre Adenovirus-36 enfekte ettiği hücrelerin yağ depolama kapasitelerini artırıyor, bu da obezitenin bulaşıcı bir hastalık olabilme ihtimalini gösteriyor. Araştırmacılara göre Ad-36 patojeni obezite ile bağlantısı olan 10 farklı mikroorganizmadan sadece bir tanesi.