Açlık, kendimizi aç hissetmek yani yemeğe karşı duyduğumuz istek aslında bizi ölümden koruyan mekanizmanın bir parçasıdır. Açlık hissimiz olmasa yemek yeme isteğimiz de olmaz ve bunun sonucunda beslenme yetersizliğine bağlı ölüm gerçekleşir. Doğadaki tüm canlılar biyolojik saatlerine göre beslenirler. Çoğu canlının da besine ulaşabilmesi için enerji harcaması ve mücadele etmesi gerekiyor. Biz insanlarda ise durum biraz daha farklı… Biyolojik saatimiz uyandığımızda, öğle ve akşam vakitlerinde bizi beslenmemiz için uyarır ve besine ulaşmamız da çok kolaydır. Ufak bir hazırlık süreciyle tüm öğünlerimizi tüketebiliriz. Bazen hazırlamamıza bile gerek olmadan restoran ve kafelerde yiyebilir hatta market ve büfelerden aldığımız paketli gıdaları da rahatça tüketebiliriz. Doğada olduğu gibi sadece besine ulaşmak için değil, iyi bir şekilde hayatlarımızı devam ettirebilmemiz için çalışırız ve genellikle çalışırken çok fazla enerji harcamamıza gerek olmaz. Acıktıran ve kilo aldıran davranışlar ise günümüzdeki çalışma koşullarında yaptığımız hataları oluşturur.

Eğer normalden fazla ve sürekli açlık hissediyorsak beslenmemizde bazı şeyleri yanlış yapıyoruz demektir.

Yanlış Diyetler

Yanlış diyet uygulamaları ve kendi kendimize uyguladığımız diyetler sofradan aç olarak kalkmamıza neden olabilir. Öğün saatlerinde tam olarak doygunluğu sağlayamamak diğer öğüne kadar geçen süre boyunca aç kalmamıza yol açar. Kan şekerimiz düşer ve bu durumda canımız tatlı isteyebilir. Çoğu zaman bu isteğimize yeniliriz ve ihtiyacımız olandan daha fazlasını yiyerek kilo alırız. Ana öğünlerimizde, besinleri yeterli miktarda dengeli bir şekilde tükettiğimizde hem ihtiyacımız kadar beslenmiş oluruz hem de mide dolgunluğunu sağlamış oluruz. Aralarda yiyeceğimiz sağlıklı atıştırmalıklarla da kan şekerimiz gün boyunca dengelenmiş olur.

Besin değeri düşük gıdalarla beslenmek de aç kalmamıza neden olabilir. Midemizi hacim olarak dolduran ve içeriği boş gıdalar tüketmek öğünden kısa bir süre sonra tekrar acıkmanıza neden olabilir. Tüm besin gruplarının bir arada olduğu, renkli, yeterli ve dengeli bir öğünle hem mide hacminizi doldurarak tokluk hisseder hem de ihtiyacınız olan besin öğelerini karşılamış olursunuz.

Beyinde açlık merkezi ile susuzluk merkezi yan yanadır. Susuzluk hissi de bazen açlık hissiyle karıştırılabilir. Bizler çok fazla su tüketmeyen bir toplum olarak, bu his karışıklığını daha sık yaşıyor olabiliriz. Bu nedenle susuzluk hissi oluşmadan bol bol su tüketmekle de yanlış anlaşılan açlık hissini önler.

Acıktıran ve kilo aldıran davranışlar davranışlardan kaçınarak sağlıklı bir yaşam sürmek için ilk adımınızı atabilirsiniz.

Konuyla ilgili akademik makaleye ulaşmak için tıklayınız