Çağımızın hastalıkları arasında en önemli sıralarda yer alan diyabet, idrarda glikoza rastlanması ve kanda glikoz seviyesinin normal sınırların üzerinde görülmesidir. Glikozu, basit şeker olarak da adlandırabiliriz ve glikoz vücudumuzda önemli bir besin kaynağıdır. Hücrelerimiz ihtiyaç duyduğu glikozu insülin hormonu yardımıyla kullanırlar. Tip 1 diyabet, insülin hormonunun mutlak eksikliği sonucunda ortaya çıkan bir hastalıktır. Her yaşta görülebilir fakat sıklıkla çocukluk ve gençlik yaşlarında ortaya çıkar. 

Bağışıklık sistemimiz bizleri dışarıdan gelen zararlı etkenlere karşı korumakla görevlidir. Bağışıklık sistemimizin herhangi bir nedenden dolayı kendi hücrelerini yabancı olarak görmesi, onlara saldırması ve bu hücreleri tahrip etmesi sonucu meydana gelen hastalıklara ‘otoimmün hastalık’ denir. Tip 1 diyabet, otoimmun bir hastalıktır. Bağışıklık sistemimiz, pankreasta insülin üreten hücre gruplarına saldırır ve sonucunda insülin üretimi yavaşlar veya durur. İnsülin yetersizliğinde glikoz hücrelere giremez ve kan dolaşımında kalır. 

Tip 1 diyabet hastası olan bir kişi, ömür boyu insülin hormonunu dışarıdan enjeksiyon yoluyla almak zorundadır. İnsülin hormonu alınmadığı durumlarda kandaki şeker seviyesi artış gösterir ve tehlikeli sonuçlara neden olur. 

TİP 1 DİYABET BELİRTİLERİ NELERDİR ?

Tip 1 diyabet hastalığı kendini gösteren bazı belirtiler verir. Bu belirtiler şu şekildedir:

diyabetle ilgili illustrasyon
Diyabet, bazı belirtiler kendini gösteren bir hastalıktır.

İDRARA SIK ÇIKMAK

Vücutta insülin üretilemediğinde, isülin görevini yerine getiremeyeceği için hücrelere glikoz giremez ve hücreler glikozu enerjiye dönüştüremez. Bu durumda glikoz kanda birikir. Kanda biriken glikoz belli bir düzeyi aştığında böbreklerden idrar yolu ile şeker atılmaya başlar. İdrarla şeker atılırken suya da ihtiyaç duyduğu için kişi çok ve sık idrara çıkmaya başlar.

ÇOK SU İÇMEK

İdrarla büyük miktarda su kaybedilmesi vücudun susuz kalmasına neden olur.

KİLO VERMEK

Vücudumuz alınan besinlerden yararlanamaz ve hücrelerimiz enerji kaynağı olarak yağ depolarını kullanmaya başlar. Bu nedenle kilo vermek kaçınılmazdır.

TİP 1 DİYABET NASIL TEŞHİS EDİLİR ?

Diyabetin varlığı açlık kan şekeri (AKŞ) ya da oral glikoz toleransı testi (OGTT) ile saptanır. 

Sağlıklı bir bireyde açlık kan şekeri 120 mg/dl, tokluk kan şekeri (yemekten 2 saat sonra)  140 mg/dl üzerine çıkmaz. Açlık veya tokluk kan şekeri bu değerlerin üzerinde ise diyabet varlığını gösterir. Bunlara ek olarak açlık kan şekeri değerinin 100-125 mg/dl arasında seyretmesi halk arasında gizli şeker ismiyle tabir edilen pre-diyabet varlığını gösterir. OGTT’de ise glikozdan zengin sıvı tüketildikten 2 saat sonra kan şekeri ölçümü yapılır ve 140-190 mg/dl ise pre-diyabet, 200 mg/dl ve üzerinde ise diyabet tanısı konur.

TİP 1 DİYABET NASIL TEDAVİ EDİLİR ?

Tip 1 diyabet tedavisinde insülin alımı değişmez bir kuraldır ve hayat kurtarıcıdır. Vücudun üretemediği insülinin dışarıdan alınması gerekir. Tedavinin diğer yapı taşları;
Sağlıklı beslenme
Düzenli egzersiz
Eğitimdir.
İdeal kan şekeri düzeyini sağlamak gerekir. Sağlıklı bir yaşama devam edebilmek için bunları yaşam tarzı haline getirmek gerekir. 

Beslenme Tedavisinde Nelere Dikkat Edilmeli? 

Diyabetli bir bireyin hayatı boyunca uygulayabileceği en ideal beslenme programı oluşturulmalıdır.  Bu program ile; kan şekerini normal seviyede tutmak (hiperglisemi ve hipoglisemi gibi komplikosyanları önlemek) ve vücut ağırlığını ideal seviyede tutmak hedeflenir. 

Tip 1 diyabetli bireyin; günlük yaşamına, beslenme alışkanlıklarına ve insülin tedavi şemasına göre yeterince ve uygun zamanda beslenmesi önerilir.

Kan şekerini dengede tutmak amacıyla uygun miktarda karbonhidrat içeren gıdaların tüketilmesi sağlanır.

Besin tüketiminde çeşitlilik, alınan posa miktarının arttırılması ve özellikle karbonhidrat içeren besinleri diyetisyen kontrolünde tüketmesi gerekir. 

Egzersizde Dikkat Edilmesi Gerekenler Nelerdir?

Spor esnasında kan şekerini ölçen kız
Tip 1 diyabetli kişilerin egzersiz yapmasında herhangi bir sakınca yoktur.

Bir uzman danışmanlığında düzenli olarak her gün egzersiz yapılmalıdır ve başlangıçta daha kısa sürelerde olup ilerleyen günlerde tempo ve süre arttırılmalıdır. 

Yapılacak egzersizde aktif olarak çalışacak kas bölgelerine insülin yapılmamalıdır.

Egzersiz sırasında kan şekeri düşme riski göze alınmalıdır. Bu riske karşı basit şeker içeren besinleri (kesme şeker, meyve suyu vd.) yanınızda bulundurulmasına dikkat edilmelidir.

İnsülin Tedavisi Nasıl Yapılmalıdır?

İnsülin, protein yapıda bir hormondur ve midede sindirilir. Bu sebeple, enjeksiyon olarak kullanılabilir. 

Günlük kullanılması gereken insülin miktarı; hastanın boy, ağırlık, yaş, aktivite düzeyi gibi etkenler göz önüne alınarak belirlenir. İnsülin dozunu farklı bir hastalık ya da ilaç kullanımı gibi benzeri etmenler değiştirebilir. +4 C° ile +8 C° arasında saklanmalıdır.

Tip 1 diyabetli hastaların diyetisyen ve doktoru tarafından belirlenen zaman dilimlerinde öğünlerden önce ve 2 saat sonra kan şekeri ölçümü yapması gerekmektedir. Bu bilgiler ışığında insülin dozlarında ve beslenme tedavisinde bir değişiklik yapılması gerekip gerekmediği anlaşılır. Tüketilen besinlerin kan şekeri üzerindeki etkisi izlenir.

Kan Şekeri Düştüğünde Neler Yapılmalı?

Kan şekeri düşmesi tip 1 diyabetli hastalar için acil müdahale gerektiren önemli bir konudur. Öğün gecikmesi ya da her zamanki fiziksel aktivite düzeyinin üzerine çıkılması gibi durumlarda fazla enerji harcandığı için hipoglisemi oluşur. Hastalarda titreme, terleme, renk solukluğu, sinir ve huzursuzluk gözlenir. Önlem alınmazsa şuur kaybına neden olabilir.

Hipoglisemi geliştiğinde, 5-6 adet kesme şeker su içerisinde eritilip küçük yudumlarla içirilmelidir ya da şekerli meyve suyu tercih edilebilir. Şekerin suda eritilmesinin sebebi kana çok daha çabuk karışabilmesidir. Şuur kaybında ise şekerli su veya meyve suyu verilmesi tavsiye edilmez. Bu durumlarda, kas içine glukagon enjeksiyonu gereklidir ve hayati önem taşır. Diyabet hastası olan bir bireyin, diyabet kimliği taşıması önemlidir.

Tip 1 diyabet tedavi edilmezse;
diyabetik retinopati,
diyabetik nöropati,
böbrek hastalıkları,
kardiyovasküler hastalıklar,
kan dolaşımında zayıflık ve buna bağlı sinir hastalığı,
depresyon,
diş eti çekilmesi gibi diyabete bağlı komplikasyonlar ortaya çıkabilir. Oluşabilecek komplikasyonlar için daha fazla bilgi almak için ‘diyabete bağlı sağlık sorunları’ adlı yazımızı inceleyebilirsiniz.

KAYNAKLAR

Türk Diyabet Cemiyeti
Sağlık Bakanlığı
Etiler Hastanesi
Prof Dr. M. Emel Tüfekçi ALPHAN – Hastalıklarda Beslenme Tedavisi Kitabı